z 21.08.2012 21:44
we bıçedim yazıyor ya, daha ne güzel olsun hayat.
biraderim;
neyse ki varsın.
z 11.08.2012 14:38
istanbul'daki lanethliler,
bir süre önce düzelti işlerini yaptığım bir roman vardı. yazarı, yayınlanmadan önce, romanın sesli okunmasını ve son düzeltilerin buna göre yapılmasını istiyor. yüksek ihtimalle ücretli bir iş olur, dolayısıyla istanbul'da yaşayıp bir iki gününü bu tür bir işe ayırabilecek arkadaş varsa bana ulaşsın.
z 19.07.2012 01:36
phoebe'ye neden mesaj atılmıyor, deli misiniz siz?

sevgili phoebe,
dün bu saatlerde sana güzelcene bir mektup yazıyordum ki ne olduysa, neye ve nasıl bastımsa sildim onları ve beni biliyorsun aynı dereyi iki kere yazamam. kızdığımda oldu biraz, çünkü bahsettiklerim vardı, ama asıl çok yerli yerinde kullanılmış şiir alıntılarının kayboluşunu dert ettim. dert mi ettim, yattım zıbardım, şimdi aklıma geliyor. buradaki ana fikir ne? sen benden hiç değilse bir haftadır mektup bekliyorsun ve ben yazılanların silinmesini senin beklentinden daha fazla sorun ediyorsam, ben de artık onlardan olmuşum demektir; seninle birlikte ve hep kendim için. aforizmalar çağını kapatalım artık phoebe, twitter var, o kadar ki ben hala tek harf yazamadım, o kadar var. fakat dediğim gibi işte buradan çıkan sonuç bu, her şeyde kocaman kendimize dönüğüz, herkesi dev aynalar gibi görüyoruz phoebe, tehlikedeyiz ve tehlikenin farkındalığının allahını...

anlatacak pek bir şeyim yok bu aralar. bildiğin gibi ottan halliceyim, bir iki kitap okuyabildim en nihayetinde çeviri işlerinden başımı kaldırıp. çeviri işlerine ara verildi phoebe, halbuki bu yıl en azından maddi sorunları düşünmeyecektim devam etselerdi. ayrıca ben çalışmayı da seviyorum galiba, yani beni kendi halime bıraksalardı ya davulcuya varırdım ya zurnacıya da kesinlikle düzgüncene bir işçi olurdum, beni hiç bırakmamışlar kendi halime. bunlar saçmalık phoebe, aldırma, kaybolan mektup kızgınlığı işte biraz. evet bir kadın vardı, ama biliyorsun ya zaten hç olmadılar. başka da bir işler yok, fırat'ı özlüyorum, huan'ı merak ediyorum ama garipsiyorum da. bana amcaoğlu olalım falan demiş, yeni gördüm. "aga" diyecektim "ben hayatta biraz yakın olduklarıma bırçet diyorum, birazdan fazla yakın olduklarıma fırat, sana ne diyeyim şimdi?" görünmüyor, görününce derim. başka da pek işler yok phoebe, fena parasız ve faturamı ödeyemediğim için telefonsuzum, seni aramıyorsam ondandır, biraz da böyle dönemlerde pek konuşasım olmadığındandır.

bu mektup mektuba benzemez, bu mesaj olsun, iyisi mi.
sevgiler phoebe, hakkıyla yazacağım da gelecektir.
z 15.07.2012 22:15
son kullanma tarihi iki yıl geçmiş bira buldum evde. neden ve nasıl olduğu sorularını yanıtlamak istemiyorum, şimdi açtım içiyorum, hafif ekşimiş bir de dilde garip bir acılık bırakıyor. şeye benziyor, pil yalamaya, yani tadı anlamanız için pil yalamanızı önermeyeceğim, ne yapacağım, bir şey olursa haberiniz olsun sadece, onun için dedim.
saygılarımla.
z 29.05.2012 15:04
haziran'ın 7sine kadar kesin yokum, ondan sonra da ya çok daha uzun bir süre olmam ya da belki olurum.
öptüm hepinizi, huan çok tatlı eleman çıktı, karşılıklı keyifle yazılır onunla, ben olmazsam ihmal etmeyin bırçeti.
sevgiler hepinize.
z 09.05.2012 01:03
bir on- on beş gün buralarda olmayacağım, belki kalbim olur, ona bir şey diyemem.
we bizzat yerime bakacak, olmazsa adapte olmak için içip içip ayılma notları tutacak.
z 22.04.2012 10:20
29 nisan, istanbul, zirve ayarlasak mı, hatta 1 mayıs'a da pankart açabiliriz. vakit az, oylayalım.
z 21.04.2012 10:15
hacılar,
bu facebook işini biraz ciddiye alsanız kulbunuz düşmez, yeminle diyorum, utanıyorum bu halinden.
z 06.04.2012 20:03
buraya güzel şarkılar koyun la!
z 15.03.2012 03:33
neyi farkettim; benim rüyalarımın görüntü kalitesi çok düşük. hem bulanıklık var, hem de renkler falan hep biraz karanlık ve soluklar. hayır, şu ana kadar kendimden başkasının rüyasını görmediğim için bunun sıradan ve normal olduğunu düşünüyordum da bir an ani bir aydınlanma ile belki de başkalarının böyle görmediklerini düşündüm. bu doğru mu? siz diğer insanlar, hiç değilse bir kısmı rüyalarınızı daha mı yüksek çözünürlükte görüyorsunuz? ve dahası acaba yaşanılan çağın görsel hafızası değiştirir mi bu durumu, yani sürekli siyah-beyaz filmlerle uğraşan birileri ile 90lar sonrası doğan kuşaktan birileri arasında farklılık olur mu? hacılar, mesele ciddi ama ya... bunu yanıtlayınız, hayır başka yerde sorsam deli derler ama burada siz beni tanıdığınız için sorun olmaz heralde.
/