Outleth

frankfurtçuları okuyorum bu ara, böyle deyince haliyle tutti frutti çağrışımı oluyor d, olmasın bi' zahmet.
nazizm anlayışarında takıldım kaldım, hepsi ayrı bir telden, yine fakat benim saçmalamam değilse, o ayrı teller akp'de birleşiyor.
bırçetler, bırçetkalar;
memleketimiz faşizme yeni bir öntanım bularaktan dünya listelerinde ön sıraya mı sıçrıyor? hakikaten bütün o olgun tespitlerle akp'nin karikatür faşizmi çok uyuşuyor. belki ekşi sözlük, facebook falan oymayaydı daha bir iyisinden duyumsardık.
uzlaşabileceğimi sanmıyorum bırçetler ve bırçetkalar.

still web messenger kullanmaya kadar düşmüş a canlar.

yoksa elalemlerin evinde kalıp da...

aklımdan geçiyor haliyle de burada açık etmeyeğim. ayıp etmiş olur, o kadar diyorum.

bir betty blue vardı, o var mı hala?

yazılarıma aldanıp aşık oldum sananlarınız varmış, ne buldunuz da ulen ne bekliyorsunuz?

robi'ye açık istiham:

hacı;
hayır hiçbir şeyden değil sırf kıskandığımdan soruyorum: niye yazmıyorsun?

ben tamam, kabul kafirim ve alkolik rütbesine ermeden de yeterince alkollüyüm de sen niye yazmıyorsun? halbuki sen yazsan cevaplar hazırladım onları girişeceğim ve dir.

tamam kıskanıyorum, ona da varım. ama yani böyle kafana göre yazmak, kafana göre işim vardılar, ben ne bileyim öyle olmuyor. maaşa bağlayalım seni desem bekir coşkuncuk alıyormuş 26 bincik, ayarın değil, gücümüz yetmez. ama bunu da istiyorsan bunu da yapalım sendikaya vereceğim kadarını kes maaşımdan, bir yevmiye. fakat önce bir söyle anacığım, niye yazmıyorsun?

sildiklerini ben de sildim, ona da atabibler derman arayadursunlar, yenilerin nesi ola ki?

hacı;
bu kısım aramızda kalsın konu lazımsa bende de yok şu aralar, bunaldım accıkın, ama bir eleman var, konu çokmuş diyorlar, el altından veriyormuş. alalım yazacaksan?

küfre bağlatma, niye yazmadığını söyle yeter!

anket:

epeydir düşünüyorum, alkollü yazınca fena yerlere çıkıyor. dahası ilkesel bir şey olarak belki de insanlar alkollü yazmamalı; alkollü araba kullanmak gibi, algılarının zayıfladığı bir durumda gereksiz riskler alıyorlar hiç değilse. yani gerçekten uygulanabilir bir ilke haline getirebilir miyim bilmiyorum, ama denememek için neden yok gibi de. esasen beni alkollüyken yazmaktan caydırsın diye de mevcut yazıları ayıklayıp, ayık kafayla yazılmayanları sileyim diyorum. bunu ankete açsam çok megalomanca mı görünür?
deneyelim.

still ne harika bir insan değil mi, üşenmemiş kod yazmış okunup okunmadığımızı anlayalım diye.
bence üşenmemiş gece gece herkesin yazılarını okumuştur, mutlu olup olmadığımızı bilelim diye.
- harika insan ama değil mi?
- evet komutanım.

sevgili laneth ahalisi ve hatta hayaleth halkımız;
tüm sözlüklerde olan ve bazen ihtilaflara bazen güzelliklere neden olan oylama sistemi biliyorsunuz bizde de mevcut. (içinizde bilmeyenler ve oy vermeyenler var, onları teşhir etmeyeceğim) biz bu oylama sistemini kaldırıp yerine de bir şey koymamak istiyoruz. ama neden istediğimizi gerekçelendirebilecek bir şeyimiz de yok. yani oylama olmasın da, olmasın işte ne bileyim. ama kimisi de oylama iyidir güzeldir, kişi okunduğunu bilir, koltukları kabarır diyor, o da olabilir. yani aslında bir fikrimiz yok ama teknik olarak yapabildiğimizi farkedince de silemeden duramadık bu sistemi.
dedik ki en iyisi tartışalım, hem pano da bir işe yaramış olur. hasıl-ı kelam, buraya arada uğrayıp duran arkadaşlarımız fikir beyan ederlerse ve tartışırlarsa güzel olur kanısındayız, teşekkür ederiz.
birinci çoğul şahıs kipiğnin nedeni yani diğer nedeni still cursed'tür.

usta beni öldürsene filmini arıyorum, herhangi bir formatta ve herhangi bir yolla bile ulaşamadım. bir arkadaşın iddiasına göre amazon.com'da da satışı yokmuş. hoş olsaydı da alabilir miydim emin değilim. herneyse filme herhangi bir şekilde ulaşmamı sağlayacak arkadaşların gözlerinden öpüyorum.

barış pirhasan'ın yönettiği ve görüntü yönetmeni de jurgen jurgens olan...

önemli not: istanbul'da yaşamıyorum.

yaz dönemi boyunca diğer yazıları askıya aldım, böyle sinema yazıları yazayım istiyorum. meğer ne keyifli şeymiş onu fark ettim.
velhasıl iyi filmin eleştirisi olmaz, kötü olacak ki laf diyelim, eksiklik görelim. ama hem kötü olacak hem iddialı olacak. yerli sinemadan çocuk böyle bir film, sonuna kadar dayanamadım ki erteledim yazısını. "münferit" belli ki böyle bir film ilk 5 dakikadan hissettim, o da iddialı olmadığı için devam etmedim. elimzide bir şey yok efendim, tavsiyelerinizi bekliyorum, şöyle bok atmak isteyip de atamadığını (yönetmen tanıdıktır bir şeydir) filmler varsa gönderiniz adlarını adreslerini itinayla itin götüne sokayım.
çocuk ama çok kötü olmuş, ne yaptın be ah onur ünlü.